Milli Müdafaa

21 Kas 2024

Savunma sanayimiz, ülkemizin bağımsız ve güvenilir bir güç olmasının anahtarlarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Ancak bu sektördeki başarının arkasında sadece teknoloji ya da yüksek bütçeli projeler yok. İnsan kaynağı, bu başarının temel taşlarından biri. Geçtiğimiz günlerde sektörün önde gelen isimlerinden biriyle gerçekleştirdiğimiz röportajda, genç mühendis adaylarına ve savunma sanayinde yer almak isteyenlere kritik tavsiyelerde bulundu.

Röportajda, gençlerin savunma sanayine olan ilgisinin hem maddi hem de manevi sebeplerle arttığına dikkat çekildi. Özellikle manevi yönünün, gençler için bu alanda çalışmanın bir tatmin kaynağı olduğuna işaret edildi. Ancak bu isteğin, gençlerin eğitim hayatları sırasında kendilerini geliştirmeleriyle anlam kazanacağı vurgulandı.

Buna ek olarak, sektörde son yıllarda yaşanan beyin göçüne de değinildi. Birçok tecrübeli ismin yurtdışına gitmesi, yeni nesil için hem bir kayıp hem de bir fırsat olarak görülebilir. Eğer gençler kendilerini doğru şekilde yetiştirirlerse, savunma sanayimizin geleceğinde belirleyici rolleri olacaklarına inanılıyor.

Bu röportajda alınan mesajlar, genç mühendis adaylarının, ümitsiz ya da umutsuz olmadan, eğitimlerine ve kişisel gelişimlerine odaklanmaları gerektiğini ortaya koyuyor. Sektördeki tecrübeli isimlerin inancı odur ki; gençler bu yolda ilerledikçe, Türkiye'nin savunma sanayindeki yeri çok daha güçlü ve etkileyici olacak.



   Altay Tankı Güç Grubu neden hala Türkiye’ye gelmedi? Bu konunun önünde engeller mi var? Türkiye’de tasarlanması konusunda ne gibi gelişmeler var?

Ali Evren

Altay Tankı meselesi çok eski. Tank seviyesi olarak bildiğiniz gibi Otokar zamanında Otokar’ın ana yüklenici olduğu Aselsan, Roketsan gibi kurumlarımızın daha doğrusu kamu kuruluşlarının ortak olduğu bir projeydi. Tabi tank seviyesindeki testler başarıyla sonuçlandırıldı. Ve seri imalat ile ilgili de başka bir firmayla anlaşıldı. Bütün hakları SSB’de saklı olacak şekilde bu proje farklı bir firma üzerinden ilerliyor. Yani projeyi geliştiren firma ayrı bir firma, seri üretimi almaya çalışan firma ayrı bir firma. Tabi tankın dışında da burada tankın yürüyüşü yani güç grubu dediğimiz, hareket kabiliyetini kazandıran grubun da satın alınması söz konusuydu ilk etapta. Burada bizim diğer Avrupa’da ki İsrail’in Fransa’nın da tankların kullanılan Euro Power diye adlandırılan bir güç grubu, MTU883 Renk295 şanzımanı ile entegrasyon konusu var. MTU’nun ana yüklenici gibi göründüğü ve diğer malzemeleri entegre ederek paket haline getirmesi söz konusu. Altay’ın bütün güç grupları bununla başladı ve başarıya ulaştı ama tabi sonrasında siyasi ve politik durumlardan dolayı bunun seri imalat şeklinde alınamaması gibi bir durum ortaya çıktı. Paralel olarak Tümosanın ve güç grubu üreten diğer firmaların bu konuyla ilgili çalışması oldu. Bununla ilgili olarak SSB ve yerli firmalarımızın kontağı devam ediyor diye biliyorum. Son noktada güç grubu farklı firmada ve belli aşamaları geçmiş gibi görünüyor ama günün sonunda hala hazır değil ve hazır olmasına da ciddi bir zaman var. Ama Türk Silahlı Kuvvetleri'nin şu anda ve envanterde böyle bir tanka ihtiyacı var. Bunun mümkün olduğunca acil olması gerekiyor. Tabii benim çok fazla içinde değilim. Ben de sizin gibi dışarıdan gözlemliyorum. Benim ilgi alanıma girdiği için daha net bilgi verme şansım olabilir. Bizimle benzer ana muharebe tankı geliştirme stratejisine sahip Güney Kore simgesinde hem tank seviyesinde hem de Euro Power Pack benzeri bir güç grubunun geliştirme seviyesinde aynı çalışmalar yapıldı. Bizden çok da önce başladılar. Bizden daha mı iyi daha mı kötü tabii ki onlar tartışılır ama bizden daha önce ilerledikleri kesin. O noktada da onların geliştirmekte olduğu bu güç grubunu alırsak bizim seri imalatımız da güç grupsuz kalmamış olur. Çünkü bizim için stratejik bir öneme sahip olduğunu biliyorsunuz. Son durumu bu şekilde. Altay Tankı’nın güç grubu ile alakalı konuda masada farklı ülkelerde de var. Ukrayna’ da belli başlı modellerde çok eski bir motor teknolojisi var. Onu alıp acaba tank yürütebilir miyiz diye belli başlı çalışmalar oldu. O konuda çok ilerleme kaydedildiğini zannetmiyorum. Ekranlarda duymuyoruz ama bir taraftan yani kendi ülkemizde bu çalışmalarda ilerliyor. Umarım başarıya ulaşır ama kısa zamanda başarıya ulaşacağız gibi görünmüyor. Kısa vadeli değil orta vadeli belki uzun vadeli ölçekte muhakkak bunları yapacağız. Ülkemiz bunları başaracaktır.

   Tümosan firması olarak sizin tüm tekerlekli araçları kapsayan bir güç grubu ve aktarma organları geliştirme projeniz olduğunu biliyoruz. Burada ne gibi hedefleriniz var? Hem de burada alınan riskler nelerdir?

Ali Evren

Yani şimdi güç grubunu konuştuk paletli bir araç için. Az önce Altay tankını konuştuk. Onun dışında farklı araçlarımızda var bizim. Yine paletli, kundağı motorlu yürüyen fırtına obüsümüz var. Onda da bir grup var malum. Zırhlı Personel Taşıyıcılarımız var. Yine paletli transmisyon ve motor geliştirme konusu ayrı bir konu. Bir de Taktik Tekerlekli Araçları… Kamuoyunun en çok bildiği konular onlar. Yani, Kobra var Ejder Yalçın’lar var bizim Tümosan olarak Pusat ismiyle geliştirdiğimiz bir araç var. Su anda bu araçların güç grupları ve yürüyen aktarma organları ile alakalı, ülkemizde en başta Tümosan olmak üzere belli başlı çalışmalar yapılıyor. Bizim buradaki temel stratejimiz aslında şu bütün taktik tekerlekli zırhlı veya zırhlı olmayan araçların aktarma organlarını Türkiye'de üretilip bunu bir platform olarak verebilir miyiz gibi bir çalışma yapmak. Başta bunu kendi iç müşteriniz olan Pusat'a yaptık ve İdef 2017'de ve 2019'da gösterime aldık. Şimdi 2021'de de tekrar artık testlerini tamamlayarak tekrar sergilemek. Onun dışında farklı sürprizlerimiz olacak. Yeni araç geliştirme ve satış konusunda hem motor, hem transfer kutusu, hem de tekerlek gibi aktarma organlarını geliştirme konusunda çok yoğun bir çalışma sarf ediyoruz. Malum Türk Silahlı Kuvvetlerinin envanterindeki araçların yaş ortalaması çok çok yüksek. Bunları araç olarak çöpe atmak hurdaya almak pek mümkün olmuyor. Ama şimdi paletli araçlar çok daha pahalı olduğu için modernizasyon çalışmaları yapılıyor. Bunları hurdaya almak yerine modernize ederek kullanabilir miyiz? Yani siz herhangi bir şekilde yük taşıyan bir askeri araca kadar bütün bunların modernize edilmesi durumunda işte bunlara da biz motor ve diğer aktarma organları olarak cevap vermek istiyoruz. Çünkü burada çok büyük bir pazar var bunu sadece yerli pazar olarak görmemek lazım. Bizim beraber çalıştığımız ülkeler var. Onlar da araç platformu geliştirmeye çalışıyor. Araç platformu geliştiren pek çok firma var hem yerli hem yabancı. Yani bizim de direkt ihracat yapabileceğimiz firmalar ama aktarma organları konusunda tabii birazda zorlayıcı bir konu olduğu için daha fazla emek ve para harcamanız gerekiyor. Çok kısa sürede yapabilirsiniz entegrasyon çeşitleriyle ama güç kurumu veya bir aktarma organını tasarlamak test etmek validasyonunu gerçekleştirmek çok daha uzun zaman alıyor. O konuda da, Tümosan gibi farklı firmalar var. Türkiye'de rekabet tabii ki önemli. Önemli olan bizim için bir şeyler yapabilmek rekabetten. Yoksa kimsenin karışmaması gerekir rekabet başarıyı doğurur. Biz de böyle bakıyoruz. O noktada rakiplerimizi de destekliyoruz. Bunları, bizim kendi insanımızın geliştirdiği platformlar için hazırladık, hazırlamaya da devam ediyoruz. Yani aile olarak düşünün bunları ve en ufak bir motor ailesinde büyük motor ailelerine kadar yani 150 beygir den başlayıp 600-650 beygire kadar devam eden bir şey. Transmisyon grubu da hem manuel hem otomatik… Bunlarda Türk Silahlı Kuvvetleri'nde kullanılıyor. Taktik olmayan tarafta en çok bunların otomatizasyonu gerçekleştirilmiş olan versiyonları hem de full otomatik transmisyon projeleri aynı anda üç koldan devam ediyor. Diğer konularda da aktarma organları ile alakalı transfer, tekerlek göbeği ve diferansiyel çalışmaları da şu anda 16 ton -arasında çalışma tamamlandığında umuyorum ki güzel sonuçlar alınacak. Belki biliyorsunuzdur, kamuoyuna yansıdı aslında bu çalışmaların meyvesi yavaş yavaş gelmeye başladı firmaya. O noktada yeni bir projesi beraber lambalı motorunun yerleştirilmesi konusunda Tümosan çalışmaları gerçekleştiriyor. Şu anda bir anlaşma imzalandı. Şu an araç geliştirme çalışmaları devam ediyor. Motor teslimatları önümüzdeki günlerde başlayacak. Dolayısıyla aslında yurtiçinde geliştirilen ve tamamıyla hakları bize ait olan bir motoru Türkiye'de geliştirilen taktik tekerlekli bir araca entegrasyonu söz konusu olacak. Önümüzdeki günlerde bunu aktarma organları ve transmisyonlarla beraber devam edeceğini öngörüyoruz. Rakiplerine ve ortaklarına bu alanda gerekli gelişmelerin yaşanması için her konuda destek vermeye hazır Tümosan.

   Aslında Güç grupları ile ilgili başka sorularda vardı fakat bu cevabınız ile tamamına yanıt vermiş oldunuz. İhracat Lisansı ile alakalı soruya geçiyorum o zaman. İhracat lisansı nedir ve biz Türkiye olarak bu sorundan, neden bu kadar etkileniyoruz?

Ali Evren

İhracat lisansı aslında export license diye geçiyor. Ülkemizde bu zamana kadar geliştirilmesi öngörülmemiş fizibilitesi yapılmamış çalışmalar var. Bu çalışmalar son 10 yıldır belli başlı şekilde projelendirilmeye başlandı. Firmalarda o konuda kendini geliştirdi. Dolayısıyla sizin için uygun olan ürünü almanız gereken durumlar olabiliyor. Onu satın alıp kendi kompozisyonunuza koyduğunuz zaman satabileceğiniz ülkeler için belli başlı kriterler geliyor. Hem son kullanıcı tarafında export yani ihracat yapılması durumunda ihracat lisansı kısıtlamaları belli başlı ülkelerden konulabiliyor. Bunları kaldırmak ya da yok saymak tabii söz konusu değil. Bunlar uluslararası hukukta tanımlı olan konular ve belki de 50 yılda çözüme ulaşabilir. Tabii kişilerin birbirleri arasındaki ilişki politik durumları çok önemli oluyor. Bu durumda bizde, en nihayetinde bu gibi stratejik durumlar arasında malzeme ve proje yerleşimine çözüm üretmemiz ve bizim ülkemizde tasarlamamız gerektiğini düşünüyoruz. Dolayısıyla Tümosan olarak en azından bu gibi stratejik kompenatları ihracat yasağına tabii olmayacak şekilde çözmek istiyoruz. Sorunu yerli, yabancı olarak da çözebilecek, gene bu lisansa tabii olmamasını sağlayacak şekilde çözüme ulaştırmak da mümkün. Çünkü dünyada sadece Avrupalı devletler yok. Uzak Doğu gibi bir tedarik zinciri de var. Bu gibi yollarla ihracat lisansına takılmadan projenizi başarıyı ulaştırabilirsiniz. Türkiye'de yapılan iş kurumu için konuşmamak lazım insansız hava aracından tutun da taktik tekerlekli veya paletli zırhlı araca kadar bu lisansa tabi olmadan bu geliştirmeleri yapmanız lazım. Çünkü aksi takdirde istediğiniz gibi bu ürünleri kullanamıyorsunuz. Burada tabii ki Türk Silahlı Kuvvetleri’nin son derece büyük bir ihtiyacı var. O İhtiyaca cevap vermemiz gerekiyor. Savunma sanayii olarak ana hedefte ihracat olmalı. Bizim kardeş ülkeler dediğimiz ülkelere başta Azerbaycan olmak üzere ihracat yapabiliyor olmamız gerekiyor. Onun için de işte Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olabilir, bu gibi sorunları çözerek ilerlemek gerekiyor. Yani özetle platform seviyesinde belli konuları çözdük. Çok aşama kaydettik 50 yılda. Şimdi ana komponentler seviyesinde, motor, şanzıman seviyesinde son 10 yıldır güzel gelişmeler yapıyoruz. Orada da bayağı bir ilerledik. Ama şu saatten sonra artık Almanya'nın yaptığı gibi alt komponentlerde de çok daha detaylarda yani işte ufacık bir oransal varyansından tutunda, ıslak kavrama ünitesine kadar bunların yatırımlarının yapılarak sadece bizim ülkemizin çözümleri için değil bütün dünyanın ülkeleri için çözüm üretecek şekilde yatırımlarla büyümemiz gerektiği ve bu şekilde ihracat lisansında sıkıntımızın olmaması gerekiyor.

   Yerli ve Milli Motor ile ilgili olan soru ile devam edeceğim. Türkiye de yerli ve milli motor ve transmisyon üretiliyor mu? Neden kamuoyunda Türkiye’de güç grubu üretilemez diye bir algı var.

Ali Evren

Aslında burada soruyu size sormak lazım üretebileceğini düşünüyor musunuz mesela?

   Yani gerekli imkanların sağlanması ile alakası olduğunu düşünüyorum.

Ali Evren

Sonra da şöyle bir şey var. Niye aslında bunun altını çizmek lazım? Ben sosyal medyadan baktığım zaman sizin gibi savunma sanayi sosyal medya oluşumlarında veya haber kanallarında, haberlerin altında pek çok insanın, ‘yapamayız ki’ ‘onu yaptık ama bunun üstüne motoru biz üretmiyoruz’ gibi yorum çok fazla. Yani üzülüyorum 100 yorum varsa 90 tanesi onunla alakalı. Oradan da bu konuyu aydınlığa kavuşturmak da fayda var. Ürünü üretmek zor bir konu kolay bir konu değil ama Türkiye'nin üstesinden gelemeyeceğini konu kesinlikle değil. Kaldı ki şimdi örnekleyeceğim bunları, illa savunma sanayi için üretilmiş olması gerekmiyor savunma sanayinin de dışında aslında biteceğini de bir oluşum var. Türkiye'de çok büyük bir otobüs üretimi, kamyon üretim, otomobil üretimi var. Dolayısıyla o noktada hani bizim zaten, atıyorum Tümosan olarak kendi adımıza konuşmam gerekirse, traktörün motorlarını biz kendimiz tüm hakları bize ait olmak üzere üretim yaptık. Aynı zamanda bizim diğer rakiplerimizden de burada üretim yapan insanlar var. İçten yanmalı motorlardan bahsediyorum. Diğer taraftan şirketlerin geliştirdiği kamyonlar var. Burada da onların içten yanmalı motor üretimleri var. Bu tabii ki savunma sanayi konusu değil ama bizim kendi insanımızın geliştirdiği şeyler. Şu anda güç grubu hazırlığı yapılıyor. Tabii ki her tankın güç kurumu ayrı bir konu. Yoğunluğu çok fazla, ağırlığı çok düşük, paketlemesi çok dar vs. onu farklı sınırlarda çok daha üretiyorsunuz. Bu konularla ilgili geliştirmeler devam ediyor ama özetle içten yanmalı motor geliştirilmesi ve transmisyon geliştirilmesi konusunda biz de çok fazla yoğun emek sarf ediyoruz. Zamanla tüm firmaların çalışmasıyla her şeyimiz olur bu noktada doğru hedeflere koşmak gerekiyor ve sırası geldiğinde her ürünün yavaş yavaş yerleştirildiğini umarım göreceğiz. Yani biz kendi adımıza kendi payımıza düşen kısmında uğraşıyoruz. Diğer firmaların uğraştığını biliyorum. Muhakkak başarı olacaktır. Ana Muharebe Leopard tankı için alınan güç grubu ile alakalı Yani Euro Power Pack olarak, bizim Altay tankını aldığımız ithal ettiğimiz kısmı yaklaşık 20-25 sene de geliştiriliyor ve bunu Almanya'da yapıyorlar. Tabii bizim de böyle bir lüksümüz yok. Bu kadar uzun sürelerde geliştirilebilecek kadar lüksümüz yok bir ikincisi tabii ki alman çalışması ve Almanya'daki personellerin mühendislerin, teknisyenlerin, işçilerinin çalışma temposu ile Türkiye'deki durum çok farklı. Ama onlar tabii ki farklı noktalarda bizden avantajlılar en önemlisi bilgi birikimleri. Projeler uzun soluklu projeler, kısa zamanda niye bu iş olmadı dememek lazım. Biraz daha sabırlı olmak lazım, tolerans göstermek lazım ama tabii ki bu sonuçta ortada bir kamu kaynağı var ve kamu kaynağı ile yapılan projelerde var. Biz tamamı ile Tümosan olarak kendi öz kaynaklarımızla devam ediyoruz. Tübitak'ın desteklediği belli başlı projelerimiz oluyor ama kamu kaynağı ile yapılan projeler de var.

   Altay Tankı Güç Grubu neden hala Türkiye’ye gelmedi? Bu konunun önünde engeller mi var? Türkiye’de tasarlanması konusunda ne gibi gelişmeler var?

Ali Evren

İşte az önce aslında güzel bir altyapısını yaptım onun da. Almanya'da 1000 civarı şirket dedik. Transfer etmek isteyen şirketler var. Keza ben de onlardan bir tanesinde çalışanıydım daha önceden. Bunlar bilgi birikimi kendilerinde olduğu için ürünleri geliştirmek isteyen kişilerin veya firmaların yardımcısı olmak istiyor. Tabii burada bizim için önemli olan iş modeli. İş modelini biz kurgulamıyoruz. Benim naçizane fikrim hem avantajı hem de dezavantajı olduğu. Malumunuz proje sürebilir. Sürelerini çok sağlam tutuyor. Aynı zamanda projede almanız gereken bileşiklerin iş yoğunluğunu, daha çok destek almış olduğunuz firmalara ekliyorsunuz. Dolayısıyla riskiniz çok çok azalıyor ve başarıya ulaşma şansınız çoğalıyor. Diğer tarafta dezavantajı şu, siz o projeyi yaptığınızda yanınızda sürekli hocanız var gibi yani deneme oluyorsunuz gibi düşünün ve yanınızda hocanız oturuyor. Sürekli var olan bu durumda tabii ki iki proje üç proje derken detaylar öğrenilebilir. Ama takdir edersiniz ki bağımsız bir gelişme göstermek önemli. Projelerin başarıya ulaşması çok çok önemli dolayısıyla bugünkü kurgular yapılabiliyor. Teknik destek sağlanan projenin başarıya ulaştığı da oluyor ama başarıya ulaşmadıklarını da biz biliyoruz. Güney Kore'deki geliştirme çalışmaları safhasında çok fazla firma ile çalışıldığı bilgisi geldi. Evet o konuda da çokta istenilen sürelerde başarıyı ulaşılmadığını biliyoruz. Oradan bir destek alıyorsunuz bir iş paketin dahilinde belli sorumlulukları o tarafa atarak, atıyorum yani çok basit beş aşamadan oluşan bir projeniz varsa işte birinci ve en basit adımını destek aldığın kısma bırakıyorsun. Ya da teknik değerlerin belirlenmesi kısmını o firmaya verebilirsiniz gibi bu bütün işi onların yaptığı anlamına gelmiyor. Biz Tümosan olarak özellikle aktarma organları tarafında tamamı ile kurum içerisinde kalmasını istiyoruz. Bu da bize çıkabilecek problemlerde hızlı aksiyon almanızı ve bunun gibi avantajları sağlar.

   Sürekli İçten Yanmalı motor geliştirilmesi konuşulurken transmisyon geliştirilmesi neden daha hayati? Platform üzerinde ne gibi görevleri ifa ediyor?

Ali Evren

Şimdi bu durum kamudan aslında kamuoyundan bu gibi şeyler duyuluyor. Çok önemli bir konu ile aldığımız içten yanmalı motorlar gücü ürettiğimiz bir kompenat fakat aracın hem taktik tekerlekli veya paletli olabilir. İdaresi paletli araçlarda düzenlemesi, frenlemesi bu gibi fonksiyonlarını yerine getiren ünitemiz transgresyon ünitesi. Dolayısıyla onun dışında transit sol tarafında hayati olmasının sebebi şu; içten yanmalı motor teklemesi çok çok eski ama tırnak piston böyle bir terzi usulü gibi düşünebilirsiniz her platforma dikiliyor her benzer platforma dikiliyor ve sadece aracı yürümesinde stratejik bir öneme sahip ve çok kompleks yapılar. Dolayısıyla o noktada Hani Türkiye'nin biraz daha aktarma organları ve transit sol tarafında da ben hani bilinçlenmesini istiyorum. Motor çok kritik onu üretmemiz gerekiyor. Bu tek kombinasyon oluşturma sadece motoru ürettiği zaman firma sayısı 3 elementi 4'tür ödemeniz 432 olmayan yapamayacağınız geometrilerin Türkiye'de üretimi yiyeceğiniz isteyerek Talaşlı imalatta yapamayacağınız kilometredir üretmeye başladık bunun Antep fıstığı Hem bizim kamu kurumlarımız da çok ve kurumlarımızda gibi tayı gibi firmalarımız da var hem de diğer firmalarda da var hem de katmanlı imalat teknolojisi olarak için birçok türü var bu gibi şeyler teknolojiler projenin suresini çok çok dardı kısaltıyor Çünkü doğru döküm konvansiyonel ve eski metot çocuklarla yapılan dökümler bu alüminyum olabilir veya Demirdöküm olabilirse olabilir hükümlerin yapılabilmesi için kalıplama mantığı vardır Bu kalıpların artık kum gene siyasi ile kum kalıplarından oluşturulması çok hızlı bir şekilde bir gün içersinde bunu alabiliyorsunuz ve buna üretim yapabilir hale geliyorsunuz yani Bunu eskiden üç dört ay sürecektir meseleyi Siz iki günde şu anda çözer odanızda hazırsa Bu arada dökülebilecek mineral hemen bunu ulaşabiliyorsunuz ürüne Bunlar tuvaletine zaten ulaşmak mümkün değil be aktarma organları bu gibi çözümlerin teknolojik üretim çözümlerimiz kurgulanması uygulanması tellere sokulması çok çok önemli O noktada 6 oluşmaya başladı Var mı öyle bir alt yapımız ama daha da geliştirilmesi gerekiyor.

   Çok teşekkür ediyorum. Eklemek istediğiniz dilek, öneri ya da tavsiyeniz varsa dinlemek isterim.

Ali Evren

Arkadaşlara, bu işi yapmak isteyen arkadaşlara tavsiyelerim var. Yani savunma sanayide çok fazla çalışmak istiyorlar onu gözlemliyorum. Biliyorum bunun hem maddi hem de manevi karşılığı var. Maddi karşılığı bir kenara bırakıyorum çünkü birçok arkadaşım onu önemsemiyor. Belki de çünkü manevi tarafı daha ağır basıyor. Savunma sanayi platformunda çözüm üretmek o projenin içerisinde yer almak milli duygu olarak düşündükleri için bir tatmin oluyor. Onların da dolayısıyla bu isteklerini biliyorum ve umarım devam edecektir de. Mesela devam edeceğim de gördüğüm şey aslında şu arkadaşların bu konuda daha okurken kendilerini bu noktalarda geliştirilmesi çok çok önem arz ediyor. Çünkü az önce de söylediğim gibi en önemli şey bu projeleri yapabilmek. Bir ülke bu projeleri gerçekleştirebilmesi için en önemli şey insan kaynağı. İnsan kaynağı olmadıktan sonra çok fazla insanımızı da tecrübeli insanımız da malum son 4 yılda kaybettik. Aslında bunlar Avrupa'daki diğer firmalara gittiler. Yeni geleceklerin resmi projelere sahip çıkması ve kendilerini yetiştirmeleri gerektiğini düşünüyorum ve dolayısıyla kendilerine eskilerimiz bayrağı devrettiğinde tamam şu an değil ama 10 yıl sonra biz bıraktığımızda onlar şu anda bizim olduğumuz yerlere geldiğinde çok daha iyi yerlere gidecektir. Hiç kuşkum yok ama o ümitsiz ve umutsuz olmasınlar. Halen onun gibi bir algı oluştu. Çünkü okuduklarımdan çok daha iyi olacağından eminim.

Yorumlar (0)

Diğer Röportajlar