SON DAKİKA
Modern savaş alanlarının en hızlı dönüşen unsurlarından biri otonom savunma teknolojileri. İnsan kontrolü gerektirmeyen, tehdit algılayabilen ve kendi kararlarını vererek savunma görevi icra eden bu sistemler, geçmişten bugüne büyük bir evrim geçirdi. II. Dünya Savaşı'nda kullanılan mayınlarla başlayan süreç, yapay zekâdaki gelişmeler sayesinde bugün yüksek hareket kabiliyetine sahip akıllı, sensör yüklü otonom kara, hava ve deniz araçlarına dönüştü. Pazarın küresel boyutunun 2025’te 44 milyar doları aştığı, 2035’te ise 77,8 milyar dolara ulaşacağı öngörülüyor.
ABD, Çin, Rusya ve İngiltere gibi ülkelerin yanında Türkiye, son yıllarda geliştirdiği yerli ve milli otonom savunma sistemleriyle öne çıkan ülkeler arasında güçlü bir yer edindi. Otonom kabiliyetli silah ve araçların geliştirilmesi, yalnızca ülkenin savunma kapasitesini artırmakla kalmıyor; dışa bağımlılığı azaltarak ekonomik ve stratejik avantaj da sağlıyor. Aynı zamanda savunma ihracatı için önemli bir kapı aralıyor ve uluslararası kriz dönemlerinde operasyonel bağımsızlık sunuyor.
Türk savunma sanayii kara platformlarında dikkat çekici bir çeşitlilik oluşturdu. HAVELSAN’ın geliştirdiği Barkan; keşif, gözetleme, lojistik destek ve silahlı görevler icra edebiliyor. Otokar'ın hibrit altyapılı Alpar aracı sessiz hareket kabiliyetiyle öne çıkarken, Aselsan imzalı Kaplan ve Ertuğrul, Elektroland’ın Boğaç’ı, OğuzKağan’ın Demirhan’ı ve ortak girişimlerle geliştirilen Ukap ve Alpan gibi araçlar sahadaki yükü ciddi ölçüde hafifletiyor. Bu araçların ortak özelliği, tek merkezden yönetilebilme, yüksek faydalı yük taşıma kapasitesi ve otonom görev icrası gibi kritik fonksiyonları yerine getirebilmesi.
Havada ise Türkiye’nin dünya çapında tanınan platformları mevcut. Baykar’ın geliştirdiği Bayraktar TB2, Akıncı TİHA, Kalkan DİHA ve mini İHA ailesi, otonom kabiliyetleriyle çok sayıda ülkenin hava kuvvetlerinde görev alıyor. TUSAŞ’ın Aksungur, Anka, Baykuş ve Alpin gibi insansız hava araçları uzun uçuş süreleri ve geniş görev yelpazesi ile öne çıkarken, STM’nin Kargu sistemi kamikaze İHA kategorisinde dünya genelinde yankı uyandırdı. Sektör, hem taktik hem stratejik seviyede geniş bir otonom hava filosuna sahip hale geldi.
Mavi Vatan’da ise otonom deniz araçları Türkiye’nin yeni güç unsurları arasında yer alıyor. Ares–Meteksan ortaklığında geliştirilen ULAQ, keşif, gözetleme ve su üstü harbinde silahlı görev yapabilen bir muharip İDA olarak dikkat çekiyor. Aselsan’ın Albatros-K’si ise hareketli hedef gemisi görevlerinde, gerektiğinde yarı otonom operasyonlarda kullanılıyor. Marlin, Sancar, Salvo, Pirana, Kama ve Çaka gibi farklı sınıflarda insansız deniz araçları Türkiye’nin deniz operasyonlarında yeni bir kabiliyet seti oluşturuyor.
Otonom silahların yükselişinde Karabağ, Libya ve Ukrayna’daki çatışmaların etkisi büyük. Bu çatışmalarda otonom sistemlerin sağladığı avantajların net şekilde görülmesi, yatırım ve Ar-Ge sürecini tüm dünyada hızlandırdı. Otonom sistemler; sensör, radar, kamera ve lazer teknolojileriyle donatılarak hem askeri kayıpları azaltıyor hem de operasyonel etkinliği artırıyor. Türkiye’nin terörle mücadelede bu sistemleri aktif olarak kullanmış olması, sahadaki etkinliğini kanıtlayan önemli bir unsur olarak öne çıkıyor.
Yorum Paylaş
Yorumlar
Henüz yorum bulunmamaktadır.
İlgili Haberler
Türkiye–Mısır savunma iş birliğinin yeni güçleri: AKREP ve HAMZA-1 ilk kez vitrine çıktı
Türk savunma sanayisinin minyatür elektronik harp çözümleri ilk kez yurt dışında sahne aldı
Türk RF Jammer Teknolojisi Birleşmiş Milletler’in Afrika Operasyonlarında Görev Yapacak
SIPRI Listesinde Büyük Başarı: 5 Türk Savunma Devi İlk 100’e Girdi
Roketsan’dan Milli Savunmada Büyük Sıçrama: TAYFUN, ALKA ve AKATA ile Yeni Dönem Başladı
ULAK Haberleşme, EDEX 2025’te milli iletişim teknolojileriyle uluslararası sahnede
Türkiye’nin Entegre Hava Savunma Kalkanı ‘Çelik Kubbe’ 6,5 Milyar Dolarlık Dev Anlaşmalarla Güçleniyor
KIZILELMA’da Bir Dönemin Sonu: Yerli İnsansız Savaş Uçağı Çığır Açan Testlerle Hedefe Kilitlendi