Türk havacılık sanayiinin en iddialı projelerinden biri olan HÜRJET, Türkiye sınırlarını aşarak Avrupa pazarında resmen kendine yer açmaya başladı. Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ), Madrid’de düzenlenen FEINDEF 2025 Uluslararası Savunma Fuarı kapsamında İspanyol savunma sanayii şirketleriyle HÜRJET’in üretimine yönelik sanayi katılım anlaşması imzaladı. Bu adım, 2024 Aralık’ta iki ülke arasında imzalanan 24 adet HÜRJET’e ilişkin Mutabakat Zaptı’nın somut bir aşamaya geçtiği anlamına geliyor. Artık süreç yalnızca “niyet” değil, “üretime hazırlık” safhasında.

İspanya’nın HÜRJET’e yönelmesinde en önemli faktörlerden biri, ülkenin F-5 filosunu yenileme ihtiyacı oldu. İspanyol Hava Kuvvetleri, uzun süredir mevcut jet eğitim filosunu modernize etmek için farklı platformları inceliyordu. Yapılan teknik değerlendirmeler, uçuş karakteristikleri, maliyet-etkinlik ve uyarlanabilirlik kabiliyetleri nedeniyle HÜRJET’i öne çıkardı. Şubat 2025’te Türk ve İspanyol Hava Kuvvetleri komutanlarının HÜRJET ile yaptıkları kol uçuşu, aslında siyasi ve askerî iradenin bu projeye destek verdiğini de açık biçimde gösterdi.

HÜRJET’i muadillerinden ayıran en kritik unsur, TUSAŞ’ın platformu alıcı ülkenin isterlerine göre özelleştirebilme esnekliği oldu. Pek çok Batılı üretici uçaklarını “hazır paket” olarak sunarken, Türkiye “aviyonik, görev bilgisayarı, eğitim paketi, hatta bazı silah istasyonları sizin ihtiyacınıza göre şekillendirilebilir” mesajı verdi. İspanya gibi NATO standartları son derece yüksek bir ülkeye bu esneklikle uçak satabilmek, Türk savunma sanayiinin olgunluk seviyesini dünyaya göstermesi açısından da tarihî bir başarı niteliğinde.

Bu anlaşma Türkiye açısından sadece tek kalemlik bir ihracat değil, Avrupa pazarına açılan referans kapısı anlamı taşıyor. Zira savunma tedarikinde çoğu zaman “bir AB/NATO ülkesinin tercihi” diğer başkentler için de yol gösterici oluyor. İspanya’nın HÜRJET’i tercih etmesi, benzer eğitim/jak uçağı arayan Balkan, Kuzey Afrika ya da Latin Avrupa ülkeleri için “bu sistem NATO ile uyumlu” mesajı veriyor. Ayrıca İspanyol sanayisinin programa dahil edilmesi, ileride üçüncü ülkelere ortak ihracatın da önünü açabilir.

Mali açıdan bakıldığında 24 uçaklık paket, TUSAŞ’ın yürüttüğü KAAN, GÖKBEY, ANKA-3, HÜRKUŞ’un yeni varyantları gibi yüksek bütçeli projelere doğrudan kaynak sağlayacak. Savunma sanayiinde “ihracatla dönen çark” prensibi burada da devreye girecek ve HÜRJET’in İspanya’da uçması, aynı zamanda Türkiye’nin özgün savaş uçağı ekosisteminin sürdürülebilirliğini de güçlendirecek.