SON DAKİKA
Türk savunma sanayiinin son yıllardaki en dikkat çekici başarı hikâyelerinden birine imza atan BAYKAR, İtalya’da attığı iki stratejik adımla Avrupa pazarında yeni bir sayfa açtı. İlk olarak “gökyüzünün Ferrari’si” olarak da anılan Piaggio Aerospace’in satın alınması, ardından da Avrupa’nın en köklü savunma ve havacılık şirketlerinden Leonardo ile imzalanan iş birliği anlaşması, yalnızca bir şirketin büyüme hamlesi değil; Türkiye ile İtalya arasında savunma sanayiinde daha derin entegrasyonun kapısını aralayan hamleler olarak değerlendiriliyor. Bu adımlar sayesinde BAYKAR, AB üyesi bir ülkenin imkân ve kabiliyetlerinden yararlanarak hem Avrupa Birliği içindeki sert regülasyonları daha kolay aşabilecek hem de ürünlerini Avrupa üzerinden küresel pazara daha hızlı sunabilecek.
Savunma sanayii uzmanı Kubilay Yıldırım’ın da dikkat çektiği gibi, bu tablo yalnızca “Türk şirketi Avrupa’ya açılıyor” basitliğinde okunmamalı. Avrupa ülkeleri, özellikle ABD’nin son yıllardaki savunma politikaları ve Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında kendi otonom savunma kapasitesini güçlendirme arayışında. Ancak kıta Avrupa’sında henüz KIZILELMA seviyesinde veya harp sahasında rüştünü bu kadar çok kez ispat etmiş TB2/AKINCI benzeri bir S/İHA ekosistemi ortaya konmuş değil. Buna karşın BAYKAR, hem savaş sahasında test edilmiş platformlara sahip, hem de bu platformları geliştirebileceği havaalanı, test sahası ve mühendislik altyapısını kontrol ediyor. Yıldırım’ın ifadesiyle Avrupa’nın şu an yaptığı şey, “kalkmak üzere olan trene son vagondan da olsa binmek.”
İtalya açısından bakıldığında da durum net: Leonardo gibi güçlü bir oyuncu, Avrupa’nın halen tartışma aşamasında olduğu insansız sistemler konusunda sahada kendini ispatlamış bir aktörle çalışmak istiyor. Böylece hem İtalya kendi envanterini yerlileştirme/çeşitlendirme fırsatı bulacak, hem de Avrupa’nın ayırdığı milyarlarca avroluk gelecek 10 yılın S/İHA pazarına daha avantajlı girecek. BAYKAR ise bu ortaklıkla Avrupa’nın pazarlama kanallarına, sertifikasyon süreçlerine ve özellikle de Avrupalı son kullanıcılarla doğrudan temas imkânına daha güçlü biçimde kavuşacak.
Kamuoyunda sıkça dile getirilen “Bu iş birliği Türk S/İHA teknolojisinin yurt dışına çıkması anlamına mı geliyor?” sorusuna uzmanların yanıtı net: Hayır. Yıldırım’a göre Avrupa bu teknolojiyi “okuyarak” kopyalayabilecek olsaydı çoktan yapardı. BAYKAR’ı farklı kılan, teknolojinin kendisinden çok geliştirme hızı, sahada deneme cesareti ve çevik mühendislik kültürü. Bu da tek bir anlaşmayla devredilebilecek bir şey değil. Dolayısıyla İtalya ile kurulan ortaklık, Türk tarafını zayıflatan değil, aksine AB içi üretim ve sertifikasyon kapılarını açan bir hamle olarak değerlendiriliyor.
Bu tabloyu üst üste koyduğumuzda, BAYKAR’ın İtalya hamlesi; Türkiye için “Avrupa’dan dünyaya açılan köprü”, İtalya ve genel olarak Avrupa için ise “bu alandaki liderle şimdiden ortaklık kurup geride kalmama girişimi” olarak öne çıkıyor.
Yorum Paylaş
Yorumlar
Henüz yorum bulunmamaktadır.
İlgili Haberler
Milli hava araçlarına yerli “kalp ve damar sistemi”: Hidrolik sistemlerde kritik yerlileştirme hamlesi
Saab, Gripen Savaş Uçağının Geliştirilmesi İçin 270 Milyon Dolarlık Sözleşme Kazandı
Hanwha Systems, Güney Kore’nin Yeni Nesil Cheongung-III Hava Savunma Radarını Geliştirecek
Harp Sahasının Yeni Oyuncusu: İnsansız Kamikaze Sualtı Araçları Dönemi Başladı
Türk Savunma Sanayisi Afrika’da Sahne Aldı: BAMEX’25 Kıtada Yeni Bir Merkez Olma Yolunda
ASELSAN’dan Avrupa’ya 400 Milyon Doları Aşan Elektronik Harp İhracatı
HASAT 2025’te Teknoloji Girişimciliği Savunma Sanayisinin Geleceğini Şekillendiriyor
Avcı İHA TALAY Deniz Testlerine Giriyor: Alçak İrtifada Yeni Güç Çarpanı