SON DAKİKA
Orta Doğu güç dengesi, tarih boyunca enerji kaynakları, stratejik geçiş yolları ve jeopolitik konumu nedeniyle küresel siyasetin merkezinde yer almıştır. Günümüzde bölge; devletler arası rekabet, vekalet savaşları, enerji politikaları ve ileri savunma sistemleri üzerinden şekillenen çok katmanlı bir dengeye sahiptir. Özellikle askerî kapasite, diplomatik ittifaklar ve teknolojik üstünlük, bu dengenin yönünü belirleyen temel unsurlar arasında öne çıkar. Bölgedeki her gelişme yalnızca yerel aktörleri değil, küresel güçleri de doğrudan etkileyen sonuçlar doğurur.
İkinci aşamada ise güç dengesinin daha teknik boyutları dikkat çeker. İsrail, gelişmiş hava savunma sistemleri ve yüksek teknolojili ordusuyla caydırıcılık üzerine kurulu bir güvenlik doktrini izlerken; İran, bölgesel nüfuzunu vekil güçler ve balistik füze kapasitesiyle genişletmeyi hedefler. Suudi Arabistan, enerji gücü ve savunma harcamalarıyla denklemin önemli bir ayağını oluşturur. Bu tabloya küresel aktörler de eklenir: ABD, askerî üsleri ve stratejik ortaklıklarıyla bölgede uzun süredir belirleyici rol oynarken; Rusya, özellikle Suriye üzerinden askerî ve diplomatik etkinliğini artırmıştır. Enerji güvenliği, deniz ticaret yolları, hava savunma sistemleri ve ittifak politikaları, Orta Doğu güç dengesini sürekli değişen ve kırılgan bir yapıya dönüştürmektedir. Bu nedenle bölge, modern uluslararası ilişkilerin en dinamik ve en riskli sahalarından biri olmayı sürdürmektedir.